Ak Parti Söcüsü Ömer Çelik’ten Kılıçdaroğlu’nu topa tuttu

 Ak Parti Söcüsü Ömer Çelik’ten Kılıçdaroğlu’nu topa tuttu

19.04.2021 - 21:25

Güncelleme : 19.04.2021 - 21:25
414 views

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından gündeme ilişkin konularla ilgili açıklama yaptı.

Radyo Mega Dinle

Yeniakit.com.tr’de yer alan habere göre;

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından açıklama yaptı. Çelik’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Diyarbakır Anneleri

Terör örgütüne karşı Diyarbakır’da başlayan vicdan nöbeti, Şırnak, Van, Hakkari, Muş’ta katılımları devam ediyor. Annelerin evlatlarına bir an evvel kavuşmasını ümit ediyor, bize gönderdikleri bütün selam ve mesajları alıyoruz. Yakınen takip ediyoruz. Her türlü bize illettikleri mesajı hassasiyetle değerlendirdiğimize kuşkuları olmasın.

Kılıçdaroğlu’na ‘darbe bildirisi’ açıklaması

Emekli amiraller tarafından yayınlanan ve siyasette kötü girişimleri hatırlatan kanaatlerimizi sizinle paylaşmıştık. Yargı faaliyetini sürdürüyor, o konuya girecek değiliz. Bu süreç içerisinde AK Partiyi, ima eden sayın Kılıçdaroğlu ve bazı CHP’lilerden gelen asla kabul edemeyeceğimiz iddialar oldu. Bu metnin gece yarısı yayınlanmasında, değiştirilmesinde iktidarın sorumlu olduğu şeklinde açıklamalar yayınlandı.

Sanki bu işin içinde bazı arkadaşlarımız varmış da, kumpas kuruluyor gibi baştan aşağı yanlış açıklamalar oldu. Bu bildirinin gece yarısı yayınlanması konusunda dış müdahale sözkonusu olmuşsa, o zaman niçin bu bildiriye imza atan bazı emekli amiraller bunun fikir hürriyetine girdiğini açıklama gayretine girdiler. Bir tanesi de saygısızca bizi kast ederek, ‘gece yarısı bildiriyi uykulu bir şekilde okumuşlar, sabah okuyunca göreceklerdir’ demiştir.

Hemen bildiri yayınlanır yayınlanmaz, birtakım emekli generaller amirallerin bu bildirisine destek verdiklerini açıkladılar. İçerikte bir yanlış varsa ‘şu anda yayınlananlar benim imzaladığım bildiride yoktu’ demedi. Dolayısıyla bir bilgi varsa sayın Kılıçdaroğlu’nda, bunun içeriğine kim müdahale etmiş, yayınlanma zamanlamasını kim değiştirmiş, bu sorulması gereken sorudur.

Eğer bildiri değiştiyse yayımlayanlara soracaklardır. İktidarın bizim partimizin bu şekilde suçlanması, bu eylemdeki gayrimeşruluğu örtmek için maalesef vesayetçi zihniyetin yeni bir ürünü olarak bu şekilde suçlamalara girişilmektedir. Değiştirildikten sonra diğer amiraller, ‘ben bunun arkasındayım’ diye tweeti niye atmıştır, sayın Kılıçdaroğlu’nun yapacağı izahdır.

Dendias’ın tepki çeken açıklamaları

Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın ülkemize ziyareti oldu. Tabii ki ülkemize ziyaretlerinden memnuniyet duyarız. Geleneksel misafirperverliğimiz ve diplomatik deneyiyimiz çerçevesinde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyarız. Burada gördük ki Yunanistan Dışişleri Bakanı Türkiye’ye Ankara’ya konuşmak için gelmemiş, Atina’ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz bir şekilde diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir. Sayın Dışişleri Bakanımız gereken cevabı verdikten sonra son sözü yine Yunan Bakana geldi fakat yine aynı şekilde devam etti. Müzakereleri sabote etmek için konuşmuş olmakla kayıtlara geçmiş oldu. Bu nezaket ve diplomasi dışı tavrı bütün dünya görmüş oldu.

Beni en çok şaşırtan şey şu oldu; Yunan Dışişleri Bakanının sözlerinde ister küçük, ister büyük devlet olsun, kendi egemenliklerini korumaya muktedir olduğunu söylerler. İster küçük ada devleti, ister süper güç olsun. Bunun dışındaki ifade devlet olma kabiliyet ve kapasitesinden geriye gitmek anlamına gelir. Yunan Dışişleri Bakanı’nın kendi ülkesinin egemenliğinden bahsederken AB’den bahsettiğini gördük. AB’yi kalkan yapan açıklamayı ilk defa bir Dışişleri Bakanından görmüş oldum. Netice olarak bu sorunların neden çözülmediği anlaşıldı.

Karşı karşıya kaldığımız bağnazlık ve saygısızlığa rağmen müzakere sürecini akıllı bir dil ve devlet anlayışıyla, karşılıklı saygıya uygun şekilde sürdürmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Bir Dışişleri Bakanı buraya gelecek kendi ülkesinin iç siyasetindeki siyasi kariyerine Ege ve Doğu Akdeniz’deki meseleleri istismar konusu haline getirecek. Buradan bir şey çıkmaz.

Yunanistan’I göçmenleri katletmesi

Cumhurbaşkanımız sık sık yabancı devlet başkanlarına, Avrupalı liderlere, komisyon başkanlarına, konsey başkanlarına Yunanistan’ın mülteciler konusundaki insanlık dışı tutumu tekrar tekrar hatırlatıyor. Her seferinde ‘Sayın Erdoğan Yunan tarafı bize başka bilgi veriyor’ deniliyor. Bütün dünya televizyonlarının naklen verdiği, BM’nin rapor üzerine rapor yayınladığı halde. Sayın Cumhurbaşkanı derhal talimat vererek belgeleri gönderiyor. İçişleri Bakanımız twitter hesabından görüntü yayınladı. Yunanistan sahil güvenlik unsuru 41 kişinin olduğu mülteci botuna yaklaşıyor. AB üyesi bir devletin unsuru mültecilerin üzerine benzin döküyor. Bunun videosunu İçişleri Bakanımız yayınladı. Bu zalimane davranışını durduran kim? Milletimizin asil evlatları, sahil güvenlik güçlerimiz. 3 yılda 80 binden fazla mülteciyi botlarını şişleyerek, sivil elbise giyip öldürmeye kalkarak, üzerlerindeki eşyalarını alarak, çıplak şekilde kara sularımıza ittiler.

Yunanistan sahil güvenlik unsurları resmen benzin dökerek, yakmaya çalışarak bir katliama imza atmaya çalışmışlardır. Sırp kasaplarının yaptığı gibi, Ruanda’da olduğu gibi. Kahramanlarımız orada olmasa bu insanların hepsine Akdeniz’i mezar yapacaklar. Defalarca söyledim, siz demokrasinizi önce Akdeniz’in sularından kurtarın, o değerleri Akdeniz’in sularına gömdünüz siz. Önce onu kurtarın ondan sonra konuşun.

Peki benzin döküp yakmaya çalışan katile acil tepki ve cevap bekliyoruz. Sürekli olarak bizde böyle bilgi yok diyorsunuz. Bu 41 göçmen Allah’a şükür Türkiye’nin sahil güvenlik unsurları tarafından kurtarılmıştır. Yunanistan kara suları aynı zamanda AB karasularıdır. Bu AB karasuları içinde gerçekleşiyor. II. Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’da görülmemiş bu görüntüler. Buna ne söylüyorlar?

Türkiye bir müzakere devleti olarak dünyadaki pekçok çatışmaya arabuluculuk yaptı. Çok önemli konferanslardan bir tanesi 24 Nisan – 4 Mayıs arasında İstanbul’da gerçekleşecek. Bu konferans Afganistan’da barış süreci ile ilgili. Türkiye, Katar, BM’nin eş düzenleyiciliğinde Afganistan ve Taliban arasında bu görüşmeler gerçekleşecek. Afganistan’da barışın tesis edilmesi bizim milli güvenliğimiz açısından da çok önemlidir. Afganistan’da istikrarsızlık gerek terör, gerek göç, gerek uyuşturucu ticareti açısından Türkiye için tehdit oluşturmaktadır. Öteden beri diplomatik ilişkilerimiz olduğu kardeş ülkeye dönük olarak Türkiye’nin ev sahipliği yapması önemli olacaktır.

Rusya-Ukrayna gerilimi

Sayın Cumhurbaşkanımızın, genel başkanımızın yoğun şekilde uğraştığı Ukrayna ile Rusya arasındaki ihtilaftır. Rusya’nın Ukrayna’nın doğusuna yaptığı tahkimat gerilimi iyice yükseltti. Ukrayna’da 20 asker hayatını kaybetti. Buradaki gerilim, ABD Karadeniz’e savaş gemisi gönderecek mi, Montrö’ye göre bildirim yapıldı mı?, gemiler geri çekildi vs. bu gerilim giderek yükseliyor. Bu gerilimin Rusya, Ukrayna, AGİT arasında diplomasi yoluyla çözülmesini istiyoruz.

Biz Ukrayna’daki Kırım bölgesinin Rusya tarafından işgalini tanımıyoruz. Bununla ilgili tavrımızı açıkça ortaya koyuyoruz. Rusya ve Ukrayna ile önemli ilişkilerimiz var. Temmuz 2020’deki kapsamlı ateşkes anlaşmasına dönülmesini tavsiye ediyoruz sonuç olarak. Karadeniz’deki bu yoğunluk kimsenin faydasına olmayacaktır. Biz Karadeniz’de hiçbir çatışma istemiyoruz.

İsrail’in Filistin’e saldırısı

Her Ramazan’da maalesef İsrail Gazze’ye saldırıyor. Yasadışı yerleşim birimlerini kurmaya devam ediyor. Filistin’deki seçimleri engellemek için Gazze’de roller oynuyor. Doğu Kudüs’te seçimlerin engellenmesi için bir takım provokasyonlara imza atıyor. Filistinli siyasetçileri tutukluyor. Maalesef dünyadan yeterince bir ses çıkmıyor. Kınamanın ötesine geçilip net bir şekilde tutum alınması gereken bir noktadayız. Kuşkusuz Filistin’in yanındayız.

CHP’nin 23 Nisan provokasyonu

CHP Sözcüsü arkadaşımız basın toplantısı yapmış. 23 Nisan’ı anarken bile maalesef yanlış argümanlar kullanmış. Atatürk’ün Meclis’in yetkilerini kaldırmak istemediğini ama Cumhurbaşkanlığı sisteminde Meclis’in yetkilerinin kalktığını iddia etmiş. Dünyadaki bütün meclisler bir savaşın sonunda kurulmuştur. Bizim meclisimiz ise kurtuluş savaşına komuta etmiştir. Dünyada böyle bir meclis yoktur. Atatürk üzerinden cümle kuran, kendilerine bu saygıyı bahşetmeye çalışan CHP’li arkadaşımızın söylediği doğru değil. Onlar meclisin her kapatıldığı darbeye destek verdiler. Meclis iradesinin postallarla ezildiği her girişime destek verdiler. Farklı bir tutum ortaya koysalardı biz siyasi partiler rekabeti açısından elverişlilik, elverişsizlik olarak görmezdik, belki güçlü bir şekilde CHP demokrasiye güçlü bir katı sunmuş olurdu şu emekli amirallerin bildirisine karşı çıksaydı.

CHP’yie ’emekli amiraller’ cevabı

Siz 60 darbesinde 70’de onun ötesinde her girişime destek verdiniz. Biz de TBMM’yi kurtuluş savaşına komuta etmiş, gazi olmuş, 15 Temmuz gecesi bir kez daha gazi olmuş yüce meclisi her zaman saygı ve titizlikle koruyacağımızı bir kez daha belirtmek isterim. Şimdi genel başkanlarının ima ettiği kumpası İçişleri Bakanımızın yaptığına sözü getirmiş. Aynen iade ediyoruz. Bizim tarihimizde kumpas yok. Diyorlar ki, ‘bu bildirinin gece yarısı yayınlanmasının arkasında iktidar var ya da bildirinin içeriği değiştirmiş bunun arkasında iktidar var’…

Eğer siz bu ifadeler değiştirildi diyorsanız CHP’liler olarak, bunu imzalayan emekli amiraller bu kadar güçlü şekilde sahip çıkıyorsa o zaman kumpas için uzağa gitmeyeceksiniz. Bunu o emekli amiral ve generallere söyleyeceksiniz. Bildiri yayınlanmış, emekli amiral çıkın ‘bunun altına imza atıyorum’ diyor. Ona karşı buna karşı çıkanları kumpasla suçlayacaksınız. Demokratik tutumun arkasına başkalarını suçlayan yığınak yapmayacaksınız.

“Sarıklı amiral” açıklaması

Biz bunu 27 Nisan muhtıra gecesinde de gördük. Tavır alan aldı, ismini demokratik yere yazdırdı, alamayan başka yere yazdırdı. Sözcü arkadaşımız Milli Savunma Bakanımızın sarıklı amiral meselesine olumlu baktığını söylüyor. TSK’da soruşturma süreci devam ediyor. TSK kendi soruşturmasını tamamlamasın mı? O görüntüyü hiçbir şekilde kabul etmiyoruz, meşru da kabul etmiyoruz arkadaşlar. O görüntünün yanlışlığına vurgu yapmakla kalsalardı yine yanlış bir şey yapmayacaklardı. Bu ikisini birbiriyle kavga ettirerek varmaya çalıştığınız yeri biliyoruz. Biz bu argümanları 1960’larda gördük, ‘darbeye karşıyız, iktidarın da çok suçu var’ diyerek darbeyi meşrulaştırmaya kalkışan bir argüman.

TSK’nın disiplini bizim için son derece önemlidir. Emekli amirallerin bildirisi konusundaki tavırlarını örtmek için 128 milyarı öne çıkarıyorlar. Kendi partilerin milletvekili onlara en güzel cevabı verdi.

SORULAR-YANITLAR

Anayasa çalışmalarıyla ilgili akademisyen arkadaşlar bir zemin hazırlıyor. Çalışma güçlü bir şekilde devam ediyor. Cumhur İttifakı olarak beraber de çalışacağız bunu. Siyasi heyetler süreci tartışmaya devam edecek. Burada olgunlaştıktan sonra tabii ki diğer partilerle konuşacağız. Bunun her zaman en geniş mutabakatla yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu mutabakata katılan olur, katılan olmaz onların bileceği iştir. Gelecek nesillere yeni bir anayasa yapmak gibi bizim bir sorumluluğumuz var. Siyaset bu borcunu henüz ödememiştir. Darbe dönemlerinin ürünü olmayan ilk sivil anayasayı hediye etmek buna emek veren herkesin onuru olacaktır.

KKTC Anayasa Mahkemesi’ne tepki! “Konjonktür hazretleri ile mevzuat efendinin zehirlediği süreçler…”

KKTC’de Anayasa Mahkemesi‘nin kararı bize göre din ve vicdan özgürlüğünü engelleyen bir karardır. Mevzuat böyle deniliyor. Değiştirirsiniz o mevzuatı. Konjonktür hazretleri ile mevzuat efendinin zehirlediği süreçleri çok yaşadık biz. Millete karşı, milletin hak ve hürriyetlerine karşı mevzuat olabilir mi? Orada bir sıkıntı varsa bunu değiştireceksin. Din ve vicdan hürriyetini engelleyen karar alıp, birtakım baro mensupların üzerinde tepindiği zafer gibi ilan etmeyi çok gördük. Bunlar laikçilik şeklinde bir ideoloji uydurdular. Demokrasiyi, hukuk devletini baskı altına aldılar. Laiklik tam anlamıyla uygulanmalıdır, bu da din ve vicdan hürriyetinin garanti altına alınmasıyla olur.

Hiç kimse laikliği din ve vicdan hürriyetine aykırı ya da toplumsal barışı zedeleyecek şekilde yorumlayamaz. Türkiye’nin de atacağı adımlar vardır. Sayın Cumhurbaşkanı sayın Tatar’a bunun düzeltilmesini ifade etmiştir. Laiklik prensibi son derece değerlidir. O anayasa mahkemesi kararının laiklikle ilgisi yoktur.

Yerel yönetimler reformu Cumhur İttifakı‘nın iki kanadında da tartışılacaktır bu değişiklikler. Önyargısız samimi bir yaklaşım olursa her zaman geniş bir istişare ve uzlaşmayı arzu ederiz.

Taslağın içeriğiyle ilgili bir şey söyleyemem. Pekçok argüman geldi, geliyor. Yerel yönetimlerle ilgili hemen hemen her tartışma sorunlar getiriliyor. Şu aşamada ilk müzakereyi yapıyoruz. Biraz olgunlaşınca sizinle paylaşımım olacaktır.

Yunanistan Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı vesaire, biz bunlara şunu söylüyoruz, ‘biz burada iki komşu ülkeyiz gelin beraber çözelim’. Baştan sona haksız olduklarını biliyoruz. Hukuka uygundur dedikleri hepsi hukuka aykırı, Türkiye’nin hukuka aykırıdır dedikleri herşey hukuka uygundur. Bizim Türk devlet geleneğimizde Yunanistan’ın zor durumda olduğu dönemde hiçbir zaman istismar etmedik. Milli onurlarını incitecek hiçbir adım atmadık. Meselesini Türkiye ile çözecek yerde AB-Türkiye meselesi gibi yapmak gibisinden anlamsız bir çabaya giriliyor. Türkiye’yi kuşatmak için Libya, Mısar’a gidiyor. Suudi Arabistan’a ziyaret edecekler. Hiç kimse Akdeniz ve Ege’nin Yunan denizi yaklaşımına giremez. Bu gittikleri ülkeler bizim de ilişkide bulunduğumuz ülkelerdir. Yunanistan şöyle bir devlet durumuna düşüyor. Bu yönetimin Yunan halkını bu hale düşürmesi konusunda Yunanistan’da herkesin düşünmesi gerekir. Türkiye’ye karşı kumpas kuran bir tavır içerisine giriyor. Enerjisini çıkmaz sokağa değil de Türkiye ile müzakereye harcasa çok daha doğru yollar bulunabilir.

Türkiye Rusya ile ilişkilerini bozmak için Suriye’den Ukrayna’ya savaşçı taşıyacak, bu mantıksız bir şey. Biz Rusya ile güçlü komşuluk ilişkileri geliştirdiğimiz gibi Ukrayna ile de güçlü ilişkiler geliştiriyoruz. Biz çözümün diplomaside görüyoruz. Daha önce CHP’den bir arkadaşımız, emekli büyükelçi bir arkadaşımız Karabağ için söylemişti. Biz vekalet savaşlarının tarafı değiliz. Biz bu vekalet savaşı konusunda Türkiye’yi suçlayan devletlerin, istihbarat örgütlerinin, hangi grupların finanse ettiğini adlarıyla, adresleriyle biliyoruz. Bunu Suriye’de de biliyoruz, Libya’da da biliyoruz.

Birkaç CHP milletvekili çıktı, ‘Bunu AK Parti belediyeleri yapıyor‘ dedi. Şimdi bugün gördük aynı durum CHP belediyelerinde de varmış, bu pasaport meselesi. İYİ Parti belediyelerinde de varmış. Çıkıp özür dilemeleri gerekiyor. Kendi belediyelerinde çıktı. CHP Sözcüsü arkadaşımız İçişleri Bakanımızı suçluyor, ‘gri pasaportları o vermiş, açığa çıkarılsın‘ diyor. İçişleri Bakanlığımız zaten açığa çıkarıyor. Her CHP üyelik kartı verdiğinizin sütten çıkmış ak kaşık olduğunu iddia edebiliyor musunuz? Sonuç olarak şu partiden, bu partiden. Belediyelerden bu şekilde bir tablo ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığımız bunu sonuçlandıracak, netice itibarile kusur, hata, suç varsa yargıya intikal ettirecek. Bazen yurtdışına çeşitli şekilde gönderilebilir. Usule uygun olur kişi istismar eder. Bununla ilgili ne olmuşsa ortaya çıkacaktır.

En güçlü mücadeleyi pandemiyle ilgili veriyoruz. Bu sayıları Ramazan içinde düşürmemiz gerekiyor. Topyekün seferberlik gerektiren bir yaklaşım. Sağlık çalışanlarımızın hepsine minnettarız. Maske, mesafe, temizliğin ulusal seferberlik olduğunu unutmayalım. Bütün vatandaşlarımıza sağlık diliyoruz.

YORUMLAR
Bir Yorum Yapın